Kullanıcı Oyu:  / 1
En KötüEn İyi 
Üst Kategori: Makaleler
Gösterim: 14765

BÜTÇE İLKELERİ *


GİRİŞ

Bilindiği üzere bütçeler sadece ekonomik amaçları gerçekleştirmek üzere hazırlanan ve kabul edilen metinler değildir. Ekonomik fonksiyonları dışında üstlenmiş oldukları hukuki ve siyasi bir takım işlevleri de söz konusudur. İşte bütçelerin anılan işlevleri yerine getirebilmesi için hazırlanması aşamasından başlayarak sonuçlanmasına kadar bir takım ilkelere uymak gerekmektedir. Bu çerçevede Kanun koyucu da uyulması gereken ilkeler noktasında bazı düzenlemeler yapmıştır. 5018 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünde aşağıda belirtilen ilkelere uyulması gerekir:

Bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasında, makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak esastır.

Bütçenin ekonomik fonksiyonu üzerinde durulan bu ilkede, gerek bütçenin hazırlanmasında gerekse de uygulanmasında esas olan ekonomik istikrarla birlikte süregelen kalkınmayı sağlamak ve neticede halkın refah seviyesini yükseltmektir. Halkın refah seviyesinin yükseltilmesi, gerek bütçenin harcama politikasıyla gerekse de gelir politikasıyla mümkün olabilir. Eğer halkın üzerindeki vergi yükünün azaltılması veya belli bir bölümünün vergiden muaf tutulması daha az vergi ödenmesi veya hiç ödenmemesi yoluyla halkın gelir seviyesini etkileyebilmektedir. Diğer taraftan kamu harcama politikasıyla halkın belli kesimine karşılıksız transferde bulunması belli kesimin refahına olumlu katkıda bulunabilir.
 
Kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır.
     
Bu ilkede vurgulanan husus ise, bütçeyle idarelere tanınan yetki diğer ifadeyle bütçeyle harcama birimlerine ödenek tahsis edilmesi, kanunların emrettiği görevlerin ve hizmetlerin yerine getirilmesi için kullanılmasıdır.


Bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda-maliyet analizine göre hazırlanır, uygulanır ve kontrol edilir.

Bu ilkede dikkat edilmesi gereken husus ise, bütçelerle kalkınma planı, yıllık programlar ve stratejik planlar arasında bağlantı kurulması gerektiğidir. Dolayısıyla program ve planlarda belirlenmiş olan amaçların yerine getirilebilmesi ancak bütçelerin bunlara uygun hazırlanması ile mümkün olabilir. Bu çerçevede bütçelerle ilgili ekonomik büyüklükler tespit edilirken program ve planlar da dikkate alınmak zorundadır.

Bütçeler, stratejik planlar dikkate alınarak izleyen iki yılın bütçe tahminleriyle birlikte görüşülür ve değerlendirilir.

Burada bütçelerin yıllık değil de stratejik planlardaki hedefler de dikkate alınarak çok yıllı hazırlanması gerektiği ifade edilmektedir.Dolayısıyla bu ilkeyle bütçelerin stratejik plandaki hedefler dikkate alınarak hazırlanması ve bu şekilde hazırlanan bütçelerin de çok yıllı olması gerekmektedir.
 
Bütçe, kamu malî işlemlerinin kapsamlı ve saydam bir şekilde görünmesini sağlar.
 
Tüm gelir ve giderler gayri safi olarak bütçelerde gösterilir.
Bütçenin gayri safilik ilkesi olarak da bilinen bu ilke ile, bütçeyi oluşturan gelir ve gider kalemlerinin safi olarak değil de brüt -gayri safi- tutarları üzerinden gösterilmesi gereğidir. Dolayısıyla örnek olarak idari para cezası olarak belli tutarda bir gelir kalemi bütçede öngörülmüşse bu tutarın brüt olarak bütçeye yazılması, bu geliri elde etmek için yapılan masrafların da ayrı bir harcama kalemi olarak bütçede tahsis edilen ödenekle gösterilmesi gerekir. Bunun dışında toplanması öngörülen gelirden yapılan harcamaların çıkartılması suretiyle kalan kısmın bütçede net olarak gösterilmesi anılan ilkeyle uyumlu değildir. Kısaca elde edilen gelirler ile yapılan harcamaların bütçede birbirleriyle ne kadar ilintisi olsa da ayrı ayrı kalem olarak gösterilmesi gayri safilik ilkesinin ifadesidir.
 
Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır.

Adem-i tahsis de denilen bu ilkeye göre, toplanan gelirlerin belli bazı giderlere tahsis edilmemesi gerekir. Anılan ilke gereğince toplanan gelirler yapılacak olan harcamaların tamamını karşılamak içindir. Elde dilen gelirlerden bir kısmını belli harcamalar için ayırıp kullanmak mümkün değildir. Bu çerçevede  özel gelir özel ödenek uygulaması belli gelirlerin belli giderlere tahsisini öngördüğünden bu ilkeye aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle de 5018 sayılı Kanunun kabulüyle birlikte özel gelir özel ödenek uygulaması asgari seviyeye indirilmiştir.
 
Bütçelerde gelir ve gider denkliğinin sağlanması esastır.

Ana kural bütçeyle tahsis edilen gelir ve giderlerin birbirine eşit olmasıdır. Bu şekilde bütçeden beklenen ekonomik ve istikrarı sağlama gibi fonksiyonlar, daha da  ulaşılabilir olabilir. Ancak ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde gelir politikasındaki zaafiyetler, popülist yaklaşımlar ve azgelişmişliğin karekteristik özellikleri nedeniyle yapılması planlanan harcamalar kadar  gelir elde edilememekte, tabiatıyla gelir ile gider arasında bir fark doğmaktadır. Bu fark da denkliği sağlamak amacıyla borçlanma suretiyle telafi edilmektedir.

Bütçeler, ait olduğu yıl başlamadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe veya onaylanmadıkça uygulanamaz.

Bütçeyle tanınan harcamaların yapılabilmesi veya gelirlerin toplanabilmesi için bütçeyi uygulayacak birimlere bu konuda bir yetki verilmiş olması gerekir ki bunun yöntemi de bütçe uygulamasına başlanılmadan bütçeyi kabul etmekle görevli makamın bütçeyi  kabul etmesidir. Bu çerçevede merkezi yönetim kapsamında yer alan kamu idareleriyle ilgili harcamaların yapılabilmesi veya gelir olarak tahmin edilen kaynakların toplanabilmesi için  uygulama tarihi olan 1 Ocaktan önce en geç 31 Aralık itibariyle bütçenin meclis tarafından kabul edilmesi gerekir.
         
Bütçelerde, bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmez.

Anayasada da ifadesini bulan bu ilkeye göre, yetkili makamlar tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren bütçelere bütçeyi ilgilendirmeyen hususların konulmaması, anılan hükümlerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline  ve bütçe tekniği açısından uygun olmadığından dolayı doğru değildir. Ancak merkezi yönetim kapsamında yer alan idareler için hazırlanan merkezi yönetim bütçe kanununun diğer kanunlardan farklı olarak Cumhurbaşkanı tarafından görüşülmek üzere tekrar meclise gönderilmemesi, yürütme organı olan hükümetlerin bütçeyi ilgilendirmeyen ve yapmak istedikleri ve bütçeyi ilgilendirmeyen düzenlemeleri de bütçeye koymalarına neden olmaktadır. Bu konuda olması gereken bütçeyle ilgili olmayan hususların daha önceden de yapıldığı üzere ya ait oldukları kanunlara taşınması yada bu konuda ayrıca kanun çıkartılmasıdır.

Bütçeler kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir sınıflandırmaya tabi tutularak hazırlanır ve uygulanır.

Bütçeler bu ilke gereğince uluslar arası standartlara da uygun olacak şekilde Analitik Bütçe Sınıflandırmasındaki ilkelere uygun olarak hazırlanması gerekir.

Bütçe gelir ve gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve mali saydamlık esas alınır.
 
Mali saydamlığın bir gereği olarak gerek gelir ve gider tahminlerinin gerekse de bütçenin uygulama sonuçlarının kamuya açık olması bu ilkenin gereğidir.

Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri bütçelerinde gösterilir.

Bu ilkeyle vurgulanan husus bir idarenin toplayacağı ne kadar gelir yapacağı ne kadar harcama var ise hepsinin bütçesinde gözükmesi sağlanmalıdır. Bütçe dışı kaynak kullanımını ve gelir toplamanın bertaraf edilmesi için her türlü gelir ve gider bütçelerine mal edilmelidir. Bu kapsamda bu ilkenin en büyük ve en çok bilinen örneği ise bütçe dışı fonlardır. Bütçenin birlik ve genellik ilkesini zedelediği için fon uygulamasına büyük ölçüde son verilmiş, tasfiye edilen fonların gelir fazlaları ait oldukları idarelerin bütçelerine mal edilmiştir.

Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir.

Bu ilkeye göre bütçeden bir gider yapılması gerekiyorsa muhakkak surette ödeneğin bütçeye konulması, konulan ödeneğin de ilgili mevzuatında öngörülen amaç ve hedeflere uygun olarak harcanması gerekir.

Bütçelerde, ödenekler belirli amaçları gerçekleştirmek üzere tahsis edilir

Bütçelere konulan ve bir yetkiyi hedefleyen ödeneklerin belli bir amacı vardır. Ödeneklerin hangi amaç için konulduğu, nereye harcanacağı, ne kadar harcanacağı bellidir.

SONUÇ
5018 sayılı Kanunla birlikte klasik ilkeleri dışında çağdaş ve modern ilke ve fonksiyonları öne çıkan bütçelerden beklenilen amaçların hasıl olabilmesi için yukarıda belirtilen prensipler doğrultusunda bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve yürütülmesi gerekmektedir.

 

 

* Yaklaşım Dergisinin Şubat-2008 tarihli (E-yaklaşım) sayısında yayınanmıştır. http://www.yaklasim.com