Kullanıcı Oyu:  / 0
En KötüEn İyi 
Üst Kategori: Okurlardan Gelenler
Gösterim: 5458

MÜKELLEFLERİN VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUMUNU ZORLAŞTIRAN BİR UYGULAMA: DEVİRDE TAPU HARCI BİLMECESİ


 
Yazar:MustafaÇOLAK*
Yaklaşım / Ocak 2010 / Sayı: 205
 
I- GİRİŞ
Kayıtdışı ekonomi ile mücadele kapsamında yapılması gereken uygulamaların başında şeffaf, basit, öngörülebilir ve anlaşılabilir bir vergi sistemini kurmak gelmektedir.
Bu noktada vergi beyan ve ödeme zamanlarında vergi idarelerin olası gelecekteki riskleri de bertaraf edecek şekilde yönlendirme yaparak işlem tesis etmeleri ve böylelikle mükellefleri bir süprizle karşı karşıya bırakmamaları beklenen bir sonuçtur.
Bununla beraber uygulamada sistemin kendi içinde barındırdığı eksikliklerden dolayı çoğunlukla mükellef ve idare cephesinden kaynaklanmayan sorunların çoklukla yaşındığı bilinmekte ve görülmektedir.
Bu bahisle, yazımızda devir işlemlerinde tapu harcının beyan ve ödeme esaslarına genel hatları ile değinilerek mevcut sorun ve soruna çözüm önerimiz sunulacaktır.
 
II- DEVİRDE TAPU HARCI BEYANI VE SORUN
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun Dördüncü Kısmında Tapu ve Kadastro Harçları düzenlenmektedir. Kanun’un 57 ve 58. maddelerine göre, tapu ve kadastro işlemlerinden Kanun’a bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanlar, bu tarifede belirtilen kişiler tarafından ödenmek üzere tapu ve kadastro harçlarına tâbidir.
Kanun’a ekli 4 sayılı Tarife’nin 20. maddesine göre; gayrimenkullerin ivaz karşılığında devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden devir eden ve devir alan için ayrı ayrı binde 15 oranında tapu harcı ödenmesi gerekmektedir.
Harçlar Kanunu’nun 63. maddesine göre; gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiştir. Söz konusu düzenleme, münhasıran gayrimenkul devir ve iktisaplarına yönelik olduğundan, (4) sayılı Tarife’nin diğer bentlerine göre yapılacak tapu işlemlerinde ilgili bentte gösterilen değer üzerinden tapu harcı hesaplanacaktır.
Bu itibarla, 06.06.2008 tarihinden itibaren, yapılacak gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedelinin tapu işlemine yansıtılmadığının tespit edilmesi halinde, alıcı ve satıcı adına cezalı tarhiyat yapılacaktır. Tapuda işlem yapıldıktan sonra, harcın gerçek alım-satım bedelinden daha düşük bir bedel üzerinden beyan edilip ödendiğinin tespiti halinde, aradaki farka isabet eden harç, %25 oranında vergi zıyaı cezası ile birlikte tahsil edilecektir. Kanun hükmü uyarınca, gayrimenkul devir ve iktisaplarında, gerçek alım-satım bedelinin tespitine ilişkin takdir komisyonu kararlarına dayalı tarhiyat yapılamayacaktır.
Getirilen düzenleme, mükellefin devre konu taşınmazının değerini ne kadar beyan ettiğini bir noktada etkinsizleştirerek zamanaşımı süresi içerisinde vergi idarelerinin tapu harcı matrahının yeniden tespit ve dolayısı ile mükellefi sonradan tahmin edilmeyen bir tapu harcı uygulaması ile muhatap kılmalarına neden olabilmektedir.
Özellikle bu süreç, işyükü açısından oldukça yoğun olan vergi dairelerinin gerekli inceleme ve sorgulamayı zamanında yapamamalarına bağlı olarak genellikle zamanaşımı süresinin bitimine yakın gerçekleşebilmekte, sonucunda ise mükellefin vergi ziyaı cezası, gecikme faizi gibi muhatap olacağı kanuni müeyyideler de bir o kadar ağırlaşmaktadır. Örnek olarak 24.11.2007 vadeli bir tapu harcı ödemesi ile ilgili olarak 24.11.2009 tarihli gerçekleştirilen ve dava konusu yapılmayan ikmalen tarhiyat işleminde, şöyle bir tabloyla karşı karşıya gelinecektir:



Tablodan ortaya çıkan sonuç, mükellefin emlak vergisi değerinin üzerinden beyan ettiği tapu harcı matrahının sonradan yapılan tespitler sonucu ortaya çıkarılan matrah farkı neticesinde 2 yıl gibi bir sürede normal vadesinde yapılan ödeme boyutuna yakın ek bir mali külfeti ortaya çıkardığını göstermektedir.
Böylesine bir durumun ise vergiye muhatap olan mükellef hakları, adil vergileme, verginin öngörülebilir olma özellikleri başta olmak üzere birçok temel noktada zaafiyetlere ve huzursuzluklara neden olacağı izahten varestedir.
 
III- SORUNA NET ÇÖZÜM ÖNERİSİ VE CİNS TAHSİSİ MODELLEMESİ
A- CİNS TAHSİSLERİNDE TAPU HARCI UYGULAMASI
492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli 4 sayılı Tarife’nin I. Bölümünün 13/a fıkrasında, arsa ve arazi üzerine yeniden inşa olunacak bina vs. tesislerin tescilinde emlak (bina) vergisi değeri üzerinden tapu harcı alınacağı belirtilmiştir.
İnşa vs. yollarla gayrimenkullerin vasfında meydana gelen, cins ve kayıt tashihi işlemini gerektiren değişiklikler tapuda gösterilmediğinde, tapudaki işlemler, bunların eski hallerine göre (Meselâ, arsa üzerine bina inşa edildiği halde devir ve temlikin bina olarak değil arsa olarak yapılması gibi) yapılmakta ve bu durum harç kaybına neden olmaktadır.
Hem cins ve kayıt tashihi işlemlerinin zamanında yapılmasının sağlanması hem de mükelleflerin daha sonra tapuda yapacakları işlemlerde zorlukla karşılaşmamaları ve harç kaybının önlenmesi amacıyla aynı tarifenin II. Bölümünün (d) fıkrasında, Bu Tarife’nin 13 numaralı bendinin (a) ve (c) fıkralarında belirtilen işlemlerden emlak vergisi bildirimi verilmesini gerektirenlerin, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nda yazılı bildirim verme süresi sonuna kadar tapuda gösterilmemesi halinde harcın % 50 fazlasıyla tahsil edileceği hükme bağlanmıştır. Cins değişikliği ile ilgili olarak emlak vergisi bildiriminin yapılıp yapılmadığı bu anlamda önem taşımaz. Önemli olan bildirim verme süresi içinde bu değişikliğinin gerçekleştirilmesi gerekliliğidir.
Belediyeler de, gayrimenkullerin vasfında meydana gelen ve cins ve kayıt tashihini gerektiren (Mükelleflerce yapılan beyanlar üzerine veya sair yollarla tespit ettikleri) değişiklikleri derhal ilgili vergi daireleriyle tapu dairelerine bildireceklerdir. Vergi dairelerince, belediyeden gelen bildirimlerde yer alan veya re’sen tespit edilen değişikliklerin, 1319 sayılı Kanun’da sözü edilen sürelerde tapuda gösterilip gösterilmediği tapu dairelerinden sorulacaktır. Söz konusu sürenin sonuna kadar tapuda gösterilmeyen değişiklikler, tapu dairelerince derhal yetkili vergi dairelerine bildirilecek, vergi dairelerince de yukarıdaki açıklamalar uyarınca işlem yapılacaktır.
B- CİNS TAHSİSLERİNE GETİRİLEN KOLAYLIK
5838 sayılı Kanun’un(2) 17 ve 32. maddelerinde yapılan düzenlemelerle, 492 sayılı Kanun’a bağlı (4) sayılı Tarife’nin 13/a ve 13/c fıkralarına göre nispi esasa göre alınan harçların maktu esasa göre tahsili uygulamasına geçilmekte, 13/a fıkrası kapsamındaki cins tashihi harçlarının beyanname verilmesi suretiyle tahsili uygulamasına son verilmekte ve gayrimenkullerin Kanun’da öngörülen süre içinde tapuda tashih ve tescillerinin gerçekleştirilmemesi halinde tatbik edilen %50 ilave harç aranılmasına ilişkin uygulama kaldırılmaktadır.
Diğer taraftan, 5838 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi ile bu Kanun’un yayımı tarihinden önce yapılmamış cins değişikliği ve kayıt tashihi işlemlerinde harcın ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin usul ve esaslar belirlenmektedir. Buna göre, 5838 sayılı Kanun’un yayımlandığı 28.02.2009 tarihinden önce tarh ve tahakkuk ettirilmemiş olan her nevi cins ve kayıt tashihi harçları 5838 sayılı Kanunla değiştirilen tarife hükümlerine göre tahsil edilecektir. 5838 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce, beyana dayalı işlemlerde beyanname üzerine tahakkuk ettirilmiş; ihbarname kuralına dayalı işlemlerde ihbarname düzenlenmek suretiyle tarh edilmiş cins değişikliği harçlarının ise (%50 ilave harç dahil) takip ve tahsiline devam edilecektir.
Uygulamaya ilişkin olarak 5838 sayılı Kanun’un yayımı tarihi itibarıyla 492 sayılı Kanun’a bağlı (4) sayılı Tarife’nin;
1- 13/a fıkrası kapsamındaki cins değişikliği işlemlerinde beyanname verilmeyecektir.
2- 13/a ve 13/c fıkraları kapsamındaki işlemlerde harç maktu olarak tahsil edilecektir.
3- 13/a fıkrası kapsamındaki işlemlerde harç, cins değişikliği yapılacak her bir bağımsız bölüm ve sair tesis için ayrı ayrı tahsil edilecektir.
Bu kapsamda,
“a) Arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina vesair tesislerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm vesair tesis için) 100 TL
(a) fıkrası dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde (her bir işlem için)  50 TL
maktu harç tahakkuk ve tahsili yoluna gidilecektir.”
Bu suretle, cins değişikliği işlemine ilişkin vatandaşlar üzerindeki mali külfet hafifletilerek, kayıt dışında bulunan gayrimenkullerin kayda alınmasına yönelik teşvik edici ciddi bir adım atılmıştır.
C- DEVİRDE TAPU HARCINDA YAPILMASI GEREKENLER
Mükelleflerin beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden devir eden ve devir alan için ayrı ayrı binde 15 oranında oranında ödedikleri tapu harcında, beyan karmaşası gerek yanlış uygulamaları beraberinde getirerek kayıtdışına gereksiz bir katkı sunmakta ve gerekse mükelleflerin ilerleyen dönemlerde tamamen vergi kaçırma amacına matuf olmayan hareketlerinden dolayı büyük bir mali külfetle karşı karşıya bırakmaktadır.
Bu noktada, mükelleflerin bürokratik süreçlerden kaynaklı külfetlerden kurtarılarak vergiye gönüllü uyumunu teşvik edecek ve vergi idaresi-mükellef arasında vergileme sürecinin başından itibaren samimiyete dayalı, sürprizlere açık olmayan ve amacı karşılıklı doğru bilgilendirme ve vergilendirmeye dayalı bir mekanizmanın işletilmesi yerinde olacaktır.
Atılacak adımlar konusunda ise şu alternatiflerin değerlendirilebileceği düşünülmektedir:
a- Bilindiği gibi emlak vergisine esas matrah, arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca takdir olunan birim değerlere göre hesaplanmakta ve  mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunmaktadır.
Bu kapsamda, mükellefler ilgili tarha yetkili olacak belediyeye müracaat ederek saptanmış, tartışma götürmeyen vergi değeri üzerinden emlak vergilerini ödeme rahatlığına sahip bulunmaktadırlar.
Bununla beraber, tapu harcında ise emlak vergisi değeri öncelikle belediyeden emlak vergisi ödeme yükümlülüğü kapsamında tespit edilerek öğrenilmekte ve bu değer üzerinde ileride çıkması muhtemel olası sorunları önlemek adına artırılarak ya da tam aksine emlak vergisi mükellefiyeti tespit edilmeden önce alım-satım değeri üzerinden beyan edilmektedir. Bu halde de yapılan beyanın emlak vergisi değeri altında kalması ve ek tarhiyat yoluna zamanaşımı süresi içerisinde gidilebilmesi gündeme gelmektedir. Yani, mükellefin gerek emlak vergisi değerini, bu değerin üzerindeki başkaca bir değeri veya emlak vergisi değerini bilmeden alım- satım değerini beyan etmesinin pratikte bir değerliliği bulunmayacaktır. Zira, vergi idaresinin zamanaşımı süresi içerisinde her zaman bu değeri düzeltme enstrümanları (takdir komisyonları kararı ile değiştirilemez) ve yetkisi bulunmaktadır.
Yeni düzenlenecek sistemde, tapu harcının da emlak vergisine esas alınan tespit yönteminde olduğu gibi takdir edilen vergi değeri esas alınarak yeni bir işleme gerek kalmaksızın uygulanması olmalıdır. Bu uygulama sırasında, eski yönteme nazaran bir Hazine kaybının oluşması durumunda ise emlak vergisine esas vergi değerinin belli bir oranda artırılabileceğine dair Bakanlar Kurulu’na yetki verilmesi veya tapu harcına esas oranın artırılması yoluna gidilmesi düşünülebilecektir.
b- Diğer bir çözüm metodunda, Harçlar Kanunu’na ekli 4 sayılı Tarife’nin l3/a bendi kapsamındaki cins tashihi harçlarının beyanname verilmesi suretiyle tahsili uygulamasına son verilerek bundan böyle maktu esasa göre alınması sağlanması metodunda olduğu gibi radikal bir adım atılarak emlak vergisi değerleri esas alınarak kademeli bir tarife cetveli oluşturulması ve bu cetvele göre de belirlenecek maktu bir vergileme yapılmasının doğru bir yaklaşım olacağı değerlendirilmektedir.
 
IV- SONUÇ
Vergi kanunlarının yorumlanmasından kaynaklanan problemlerin en asgariye indirilerek mükelleflere atfedilemeyecek hatalı uygulamaların önlenmesinde, mükellef hakları bildirgesinde işlenen genel felsefeye de uygun bir tarzda yeterli bilgilendirme ve yönlendirmenin yapılmasında vergi idarelerinin sorumlu oldukları noktasında şüphe yoktur.
Bu genel kabullenme çerçevesinde konumuz tapu harcı bilmecesinde de yukarıda belirtildiği üzere çözüm yöntemi bağlamında, emlak vergisi değerinin esas alınarak nispi vergilemenin devam ettirilebileceği yahut cins tahsisi uygulamasında getirilen sisteme benzer olarak emlak vergisi değerleri bazında kademeli bir maktu vergileme metodunun da benimsenebileceği alternatiflerin değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
Aksi halde süregelen vergiye gönüllü uyum projesi, sorunlu zorunlu bir vergi ödeme mükellefiyetinden öte gidemeyecek ve bu yöndeki mükellef ya da vatandaşa hizmet odaklı anlayışa da zarar verecektir.
Mevcut sürecin devamı yönündeki temayül,  bir yandan mükelleflerin gerçek alım-satım değeri yerine çoğunlukla emlak vergisi değeri veya kısmen üzerinde bir değeri beyan ederek yüksek harçtan kaçınma, diğer yandan vergi idaresinin de işyükü ve kapasite yetersizliğine bağlı gerçek değeri tespit edememesine bağlı oluşan de facto durum, sürecin kendi içerisinde kısır bir döngü hale gelmesini beslemeye devam edecektir.
*     Maliye Bakanlığı, Daire Başkanı
(1)  İnternet vergi dairesinden gecikme faizi hesaplanmıştır ( https://intvd.gib.gov.tr/internetvd/index.jsp)
(2)  18.02.2009 tarihli “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”